Menopoz; yumurtalıkların östrojen ve progesteron üretiminin azalmasıyla adetlerin kalıcı olarak kesildiği doğal bir süreçtir. Bu dönemde sıcak basmaları, gece terlemeleri, uyku bozuklukları, ruh hâli dalgalanmaları, vajinal kuruluk ve cinsel ilişkide ağrı gibi şikâyetler sık görülür. Bu yakınmaları hafifletmenin en etkili tıbbi seçeneği hormon replasman tedavisi (HRT)’dir.
Ancak pek çok kadının aklındaki en büyük soru şudur: “Menopozda hormon tedavisi kanser yapar mı?” Yanıt tek bir cümle ile verilemez çünkü risk; tedavinin türüne, kullanım süresine, başlama yaşına, kullanılan hormona ve kişinin bireysel özelliklerine göre değişmektedir. Doğru hasta seçimi yapılır, uygun doz ve tedavi şekli belirlenir ve düzenli kontrollerle takip edilirse, HRT çoğu kadın için faydaları risklerinden daha ağır basan bir tedavi yöntemidir.
Menopozda hormon tedavisi, eksilen hormonların vücuda dışarıdan verilmesi ile uygulanır. Rahmi alınmış kadınlarda sadece östrojen kullanılırken, rahmi duran kadınlarda östrojenin yanına mutlaka progesteron veya progestin eklenir. Bunun nedeni rahim iç tabakasını korumak ve endometrium kanseri riskini azaltmaktır.
HRT’nin kanser riskine etkisi tek bir faktörle açıklanamaz. Aşağıdaki unsurların birleşimi riski belirler:
► Meme Kanseri Riski:
Meme kanseri, HRT ile ilgili en çok araştırılan konudur. Bulgular şu şekilde özetlenebilir:
Kısacası, rahmi olan kadınlarda östrojen tek başına kullanılmaz çünkü rahim iç tabakasında kanser riskini artırır. Rahmi alınmış kadınlarda ise östrojen tek başına daha güvenli bir seçenektir.
► Endometrium (Rahim İçi) Kanseri:
Rahmi olan kadınlarda östrojen tek başına kullanılırsa rahim iç tabakasını uyarır ve endometrium kanseri riskini artırır. Bu nedenle mutlaka progestin eklenmelidir. Doğru şekilde koruma sağlandığında endometrium kanseri riski HRT kullanmayan kadınlardan farklı değildir.
► Over (Yumurtalık) Kanseri:
Bazı çalışmalarda HRT’nin yumurtalık kanseri riskinde hafif bir artışa yol açabileceği bildirilmiştir. Ancak bu risk oldukça küçüktür ve tedavi kesildikten sonra yıllar içinde normale döner. Ailesinde yumurtalık kanseri öyküsü olanlar ya da BRCA mutasyonu taşıyan kadınlar için tedavi kararı mutlaka jinekolojik onkoloji ve genetik danışmanlıkla birlikte verilmelidir.
► Kolorektal Kanser:
Bazı büyük çalışmalarda, özellikle östrojen ve progestin kombinasyonu kullanan kadınlarda kolorektal kanser riskinde azalma görülmüştür. Ancak bu etki tüm tedavi protokollerinde aynı şekilde ortaya çıkmamaktadır.
Düşük doz lokal vajinal östrojen, sistemik dolaşıma çok az geçtiği için meme veya endometrium kanseri açısından anlamlı bir risk artışı ile ilişkilendirilmemiştir. Bu nedenle sadece vajinal kuruluk, yanma veya ağrı şikâyeti olan kadınlarda güvenle kullanılabilir. Meme kanseri öyküsü olan kadınlarda bile bazı durumlarda, onkoloğun onayı ile düşük dozda tercih edilebilir.
Tedavi ağızdan hap, cilt yoluyla bant, jel ya da lokal uygulama şeklinde yapılabilir. Cilt yoluyla kullanılan östrojenler karaciğerden geçmediği için bazı kadınlarda pıhtılaşma ve damar tıkanıklığı riski daha düşük olabilir. Genel prensip, en düşük etkili dozun en kısa süreyle kullanılmasıdır. Ancak tedaviyi belirli bir sürede kesmek zorunlu değildir; yakınmalar devam ettiği sürece hekim kontrolünde daha uzun süre de kullanılabilir.
Bu grupta HRT genellikle önerilmez ve alternatif tedaviler düşünülür.
HRT kullanamayan veya kanser riskinden endişe eden kadınlar için başka seçenekler de vardır:
Sonuç olarak, “Menopozda hormon tedavisi kanser yapar mı?” sorusunun yanıtı, tedavinin türüne, kullanım süresine ve kişinin bireysel risklerine bağlıdır. Östrojen ve progestin kombinasyonu uzun süreli kullanıldığında meme kanseri riskini hafif artırabilir, sadece östrojen tedavisi ise rahmi alınmış kadınlarda güvenli kabul edilir. Rahmi duran kadınlarda endometrium kanseri riskini önlemek için mutlaka progestin eklenmelidir. Yumurtalık kanseri açısından küçük bir risk artışı söz konusu olsa da bu risk mutlak olarak düşüktür. Lokal vajinal östrojen uygulamaları ise sistemik kana çok az geçtiği için güvenli kabul edilir.
Sonuç olarak, HRT doğru hasta seçimi, uygun doz ve tedavi protokolü ile düzenli takip altında kullanıldığında kadınların yaşam kalitesini yükselten ve güvenli kabul edilen bir yöntemdir. Her kadının tıbbi geçmişi ve risk profili farklı olduğu için tedavi mutlaka kişiye özel planlanmalıdır.