Endometrium, rahmin en iç tabakasını oluşturan mukozal dokudur. Kadın üreme sisteminin merkezinde yer alan bu doku, her ay düzenli olarak hormonal etkilerle değişime uğrar ve gebelik için uygun ortamı hazırlamakla görevlidir. Endometriumun yapısal ve fonksiyonel değişiklikleri, normal adet döngüsü, doğurganlık ve pek çok jinekolojik hastalığın tanı ve tedavisinde kritik rol oynar.
Endometrium, kadın üreme sağlığının merkezinde yer alan ve hormonal dengenin göstergesi olan bir dokudur. Hem fonksiyonel hem de yapısal olarak çok hassas olan bu doku adet döngüsünün düzenlenmesinde kritik görev üstlenir.
Endometrium, adet döngüsü boyunca üç fazda değişim gösterir:
Endometrium yalnızca pasif bir rahim zarı değildir; kadın üreme sisteminde dinamik bir rol üstlenir. Her ay kendini yenileyen bu doku, hem hormonal döngünün bir parçası olarak hem de potansiyel bir gebeliği desteklemek üzere özel bir hazırlık süreci geçirir.
Endometriumun sağlıklı çalışması, hem doğurganlık hem de genel jinekolojik sağlık açısından kritik öneme sahiptir. Endometriumun başlıca görevleri şunlardır:
Endometrium kalınlığı, yaşa, adet fazına ve hormonal duruma bağlı olarak değişebilir. Ancak aşırı kalınlaşma patolojik olabilir. Endometrial kalınlaşmanın başlıca nedenleri şunlardır:
Endometrial hiperplazi olgularının %10-20’si zamanla endometrium kanserine dönüşebilmektedir.
Endometriumun gebelik için ideal kalınlığı 7-14 mm aralığındadır. Bu değerin altında olması döllenmiş embriyonun tutunmasını zorlaştırabilir:
Endometrium, farklı hastalıkların gelişimine açık bir dokudur. Bu hastalıklar üreme sağlığını etkileyebileceği gibi, bazıları ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir:
Endometriumla ilgili hastalıklarda görülen belirtiler hastalığın türüne ve şiddetine göre değişiklik gösterebilir. Bu belirtiler genellikle adet döngüsündeki düzensizliklerle başlar:
Bu belirtiler, basit bir hormonal dengesizlikten ciddi bir maligniteye kadar farklı durumların habercisi olabilir. Bu nedenle geçmeyen ya da tekrar eden belirtilerde jinekolojik değerlendirme şarttır.
Endometrial biyopsi, rahim iç tabakasından ince bir doku örneği alınarak mikroskopla incelenme işlemidir. Genellikle lokal anesteziyle yapılır.
Endikasyonlar:
Biyopsi sonucuna göre, hiperplazi, polip, atrofi ya da kanser tanısı konulabilir. Bu yöntem, jinekolojide erken tanı ve tedavi planlamasında altın standart olarak kabul edilir.
Endometriumun kalınlığı ve yapısı, transvajinal ultrasonografi (TVUS) ile en sık ve en kolay şekilde değerlendirilir. Ultrason sayesinde endometriumun tabaka düzeni, kalınlığı, simetrisi ve içinde kitle ya da sıvı varlığı gözlemlenebilir. Bu yöntem, hem premenopozal hem de postmenopozal kadınlarda rutin ve tanısal amaçla yaygın şekilde kullanılır.
MR görüntüleme, özellikle kompleks vakalarda veya malignite şüphesinde daha ayrıntılı anatomik bilgi sunar. MR ile endometriumun kontrast tutulum özellikleri, çevre doku invazyonu ya da kitlelerin yapısı daha net değerlendirilebilir. Endometrial kanserin evrelendirilmesinde MR, altın standartlardan biridir.
Endometrium kalınlığı, kadının yaşı ve hormonal durumu göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir.
Endometrium, kadın üreme sağlığının merkezinde yer alan ve hormonal dengenin göstergesi olan bir dokudur. Hem fonksiyonel hem de yapısal olarak çok hassas olan bu doku, gebelik için uygun ortamın oluşmasından, adet döngüsünün düzenlenmesine kadar çeşitli kritik görevler üstlenir. Endometrial bozukluklar, erken tanılandığında büyük oranda tedavi edilebilir. Bu nedenle, belirtiler göz ardı edilmeden hekime başvurulması önemlidir.